"Yaşlı ve çirkin
bir mandarin, karşılığını parayla ödeyeceği zevk gecesi için olağanüstü güzel,
ama taş kalpli bir fahişeye gitmiş. Sabaha karşı, yaşlı adamın uykuya dalmasını
fırsat bilen genç kadın, soyguncu dostlarını çağırmış. Ne var ki mandarin,
tilki uykusundan fırladığı gibi olanca gücüyle karşı koymaya, dövüşmeye
başlamış. Haydutlar hem kalabalık hem de işinin ehliymiş. Onu kolayca köşeye
sıkıştırmışlar. Ancak ne kadar vururlarsa vursunlar bu zayıf, çirkin bedende
yara açılmadığını, can alıcı darbelerin iz bırakmadığını görmüşler. Bıçaklarını,
kılıçlarını çekmişler, ama en keskin bıçak, en acımasız kılıç bile mandarine
hiçbir şey yapamıyormuş. Sonunda korkup kaçmışlar. Dövüşü izleyen kadın, yaşlı
adamın mucizevi gücünden etkilenmiş, bir kez daha, bu sefer aşk adına sevişmek
istemiş. Onu hayranlıkla, arzuyla, şefkatle okşamaya başlamış. Gel gelelim
güzel kadının her dokunuşunda mandarinin bedeninde yeni bir yara beliriyormuş,
dövüşün, darbelerin, bıçakların, kılıçların açtığı yaralarmış bunlar. İçten bir
ilgi ve şefkat görene dek gizli kalmışlar. Sonunda mandarin kanlar içinde
kadının kollarına yığılmış, ölmüş.
Bir zamanlar izlediğim
"mucizevi mandarin" adındaki bir balenin, eski çin efsanelerinden
alınma öyküsünü, ilk sevişmemizden hemen sonra Sergio'ya anlatmıştım. Nedense
anlattıklarımdan pek hoşlanmadı, ama bu öykü benim en sevdiklerimden biridir."
Kırmızı Pelerinli Kenti okmuştum 7-8 yıl önce. Sonra bir kaç
kitabını daha okudum. Otobiyografik yanlarının olması sanırım dikkatimi çekmişti o
öykülerinin. O zamanlardan bir Aslı Erdoğan hayali var kafamda. Mutsuz ve umutsuz olmakta inatçı, yalnız,
güçlü görünen ama çok incinmiş, akıllı mı akıllı bir kadın.
Mucizevi Mandarin’de iki öykü var. Biri, gözünü birini kaybetmiş, sevgilisi tarafından terk edilmiş, İsviçre'de tek başına yaşayan, türk bir kadının acılarını,
tespitlerini anlatıyor.
Neden bu kadını okumayı sevdiğimi tam olarak
açıklayamasam da ara ara hep aklıma geliyor bir Aslı Erdoğan kitabı okumak.
Sanırım kitaplarının yarattığı hissiyattan kaynaklanıyor bu ara ara okuma
isteği. Çünkü hep kayıp karakterlerin hikayeleri bunlar. Aynı zamanda kadın
olmakla, hem kadın hem Türkiye’de doğmuş,
büyümüş olmakla ilgili yerinde saptamaları var. Ha bir de geleceğe kalacak elli
yazar arasında sayılıyor kendisi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder