okuduklarım, izlediklerim, gördüklerim, dinlediklerim ve bunlara dair atıp tutmalarım
26 Mayıs 2012 Cumartesi
22 Mayıs 2012 Salı
Erken Kaybedenler- Emrah Serbes
“…tecrübe ıstıraptır
güzelim ve zannettiğinden çok daha fazla ıstırap çektim. İstersen daha sonra
yine araşalım, daha 64 dakika bedava konuşma hakkım var çünkü.”
Emrah Serbes’i Behzat Ç.’yi yazan adam olarak tanıdım. Sonra
bu adam başka neler yazmış diye baktım. Son Hafriyat’ı okuyacaktım. Kitapçıda şöyle
bir göz gezdirirken anladım ki o kitap Behzat Ç’ nin izlediğim tatsız tuzsuz
sinema filmimin hikâyesiymiş. Ben de Erken Kaybedenler’i okudum.
Erkek ergen hikayeleri
yazmış Emrah Serbes. İçinde sekiz tane öykü var. Karakterlerin yaşları
değişiyor ama loser tipler hepsi. Ergenlerden biri de kendi için aynı kelimeyi
kullanıyor. Kendi halini tanımlamak için Redhouse’tan buluyor “loser’ı. Ama hepsini
sevdim karakterlerin. Okurken bolca eğlenip biraz da hüzünlenlendim. Aslında kadın
erkek fark etmiyor. Çocukluktan ergenliğe geçiş çok hüzünlü bir şey. Ergenlik ise
pis bir şey.
Bir çırpıda okudum. En şanslı
kitaplarımdan biri oldu. Sadece 2 kere metrobüse bindi.
Tatlı Rüyalar- Alper Canıgüz
“Sanıldığı gibi sadece
gerçekler rüyaları etkilemez, rüyalar da gerçekleri etkiler. Karnabahar ise her
ikisini de etkiler.”
Yazarının deyimiyle psiko- absürd romantik komedi tarzında
yazılmış bir kitap. Okurken epey eğleniyor insan. Kendime en yakın hissettiğim
karakter ise Profesör Olcayto Fişek. Kendisisin mesleğine ilk başladığı günden
itibaren inandığı bir gerçek var; öğrencilerin hepsi geri zekalıdır. Yo yo
kendimi ona yakın hissetmemin bu inancıyla yakından uzaktan bir ilgisi
yok. Yok canım.
Hikayeye gelirsek Şevket Hakan Tunçel rüyalarında başka bir
adam olarak, başka bir dünyada yaşadığını fark ediyor. Kendi kurduğu elektrofizyoloji
laboratuvarında kendine yardım etmesi için Olcayto Fişek’i ikna etmeye
çalışıyor. Bu sırada diğer taraftaki adamda boş durmuyor. Orda işler daha
karışık. Bu taraftakiler diğer taraftakiler derken ortada bir çanta dolusu para
da olunca evrenler arası ilişkiler kızışıyor.
Bu kitabı okuduktan sonra Alper Canıgüz’ün diğer kitapları
da otomatik olarak okuma listeme eklendi.
Yazarın Notu |
Yazar hakkında kısa bilgi: 1969 doğumluymuş ve Boğaziçi psikoloji
mezunuymuş.
15 Mayıs 2012 Salı
Bugünü Yaşama Arzusu- Irvin Yalom
Orijinal ismi sadece Schopenhauer Tedavisi iken Türkiye’de Bugünü
Yaşama Arzusu: Schopenhauer Tedavisi şeklinde yayınlanmış bu kitap. Bir satış
stratejisi olarak kitabın ismiyle okuyucuyu ürkütmeme anlayışından
kaynaklanıyor sanırım.
Bir psikoterapist olan Julius rutin sağlık kontrolünde kanser olduğunu ve
öleceğini öğrenir. Bu nedenle hayatını ve geçmişte çalıştığı hastaları gözden
geçirmeye başlar. Hayatının bir anlamı olup olmadığını görme çabasıdır belki de
bu. Bu hastalar içinden biriyle yaptığı çalışmalar sonuçsuz kalmış, terapi işe
yaramamıştır. O hastayı (Philip) arar, bulur ve hastanın kendi kendisini
Arthur Schopenhauer okuyarak iyileştirdiğini öğrenir. Onu devam eden
terapi grubuna dahil eder. Bu değişimi ve dolayısıyla Schopenhauer'un
tedavisini öğrenmek ister. Bu sırada terapi grubundaki diğer hastalarda
hikayenin içine girer. Kitaptaki bazı bölümler sadece
Schopenhauer'un hayatını ve felsefesini anlatıyor. Philip günümüzde
yaşayan bir Schopenhauermuş gibi kurgulanmış.
Üç büyük düşünce devriminden bahsediyor kitap. Copernicus’un
dünyanın bütün yıldızların etrafında dönen bir merkez olmadığını göstermiş,
sonra Darvin’in hayat zincirinde bizim merkez olmadığımızı göstermiş, Freud ise
davranışlarımızın çoğunun bilincimiz dışındaki güçler tarafından yönetildiğini
göstermiş. Bu üç olay insanın
merkeziyetçiliğini sarsmış.
Ve aşağıdaki gibi konulara da değinmiş;
Ölüm daha fazla olasılığın olanaksızlığıdır.
Dinler ölüm korkusuyla baş etmek için ortaya çıkmıştır.
Ölüm kaygısı kendini gerçekleştirmenin en çok olduğu yerde
en az bulunur.
‘İnsanın hayatını tam olarak yaşaması ’ındaki gerçekleştirme
hissi ölüm kaygısını azaltır.
Evrensel insan durumu: istemek > anlık tatmin > can
sıkıntısı > daha fazla şey istemek >
Neden aceleyle can sıkıntısını gidermeye çalışırız? Çünkü bu
varoluşla ilgili tatsız gerçeklerin kısa sürede ortaya çıktığı dikkat
çelicilerin olmadığı bir durumdur.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)