Biraz geç olmuş olabilir ama izlediğim ilk 3D film. 3D için doğru bir tercih olmayabilir.
Bir roman uyarlaması olan filmin konusu enteresan. Hindistan'da hayvanat bahçesi işleten bir aile hayvanlarıyla birlikte Kanada'ya gitmek için gemiye biner. Gemi fırtınada batar. Pi ve Richard Parker adlı kaplan bu kazadan kurtulurlar. Okyanusun ortasındaki yaşam mücadelesini izlemeye devam ederiz..Film, sonunda bir ikilemde bırakır izleyenleri; düş mü gerçek mi hikayesi. Ayrıca film boyunca pek diyalog olmadığından bol bol hint müziği dinlemek zorunda kalıyorsunuz o da biraz bayıyor. Ve en iyi film de dahil 4 oscar adaylığı var.
okuduklarım, izlediklerim, gördüklerim, dinlediklerim ve bunlara dair atıp tutmalarım
20 Aralık 2012 Perşembe
2 Aralık 2012 Pazar
Gizli Ajans- Alper Canıgüz
''İnşaat halinde bir bina düşün," dedim. "Ve ben de
kendimi onun çatısından aşağı atarak intihar etmeye karar vermiş olayım. Eğer
merdivenlerin parmaklıkları henüz inşa edilmemişse, inan bana, basamakları
apartman boşluğu tarafından değil, duvar tarafından tırmanırım. Hiç kimse ölene
kadar ölüme hazır değildir.''
Alper Canıgüz diğer kitaplarındakine benzer bir kurguyla yazmış bu kitabı da. Bu kez hikayenin enteresan ögelerine Musa'nın çalışmaya
başladığı ajansta rastlıyoruz. Örneğin; ajansın sahibi yüklüce bir mirasa
konmuş olan bir kedi. Aşk, uzaylılar, Sezyum (Kaan), ölüm... uzun uzun anlatmaya gerek yok. Oku, eğlen.
1 Aralık 2012 Cumartesi
Je Vais Bien, Ne T'en Fais Pas- Philippe Lioret
Sonunda mide boşluğunda etki yaratan filmler
kategorisinden, kitap uyarlaması bir film.
Barcelona tatilinden dönen 19 yaşındaki Lili ikiz kardeşi Loic'in babasıyla yaşadığı tartışmadan dolayı evi terk ettiğini görür. Kardeşini arar, mesaj bırakır fakat bir türlü ulaşamaz ona. Bir süre sonra onun öldüğüne inanmaya başlar. Yemeden içmeden kesilir, hastanelik olur. Bir süre hastanenin psikiyatri servisinde kaldıktan sonra babası, kardeşinin Fransa’nın başka bir şehrinden postalanmış mektubunu getirir. Mektupların devamı gelir. Lily bu mektuplarla hayata döner. Kendini toparlar. Ama hala kardeşini aramaktadır.
Barcelona tatilinden dönen 19 yaşındaki Lili ikiz kardeşi Loic'in babasıyla yaşadığı tartışmadan dolayı evi terk ettiğini görür. Kardeşini arar, mesaj bırakır fakat bir türlü ulaşamaz ona. Bir süre sonra onun öldüğüne inanmaya başlar. Yemeden içmeden kesilir, hastanelik olur. Bir süre hastanenin psikiyatri servisinde kaldıktan sonra babası, kardeşinin Fransa’nın başka bir şehrinden postalanmış mektubunu getirir. Mektupların devamı gelir. Lily bu mektuplarla hayata döner. Kendini toparlar. Ama hala kardeşini aramaktadır.
Bir de kardeşinin gitmeden önce Lily için besteleyip
kaydettiği bir şarkı var ki, filmde üç kez dinleme şansınız oluyor, gerçekten
titretiyor gönül telinizi. Oyunculuklara bayıldım. Kurguda ufak tefek tutarsızlıklar olsa da etkileyici
bir film.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)