Etiketler

18 Haziran 2012 Pazartesi

Dogtooth – Kynodontas (2009)


deniz: Ahşap kolluklu deri koltuk.
otoyol: Çok güçlü rüzgar türü.
seyahat: Zemin kaplamada kullanılan dayanıklı bir madde.
tüfek: Güzel beyaz bir kuş.

Saçma mı? Hayır değil. Filmdeki karakterlerin yaşamları için çok önemli bilgiler bunlar. Beş kişilik bir aile. Baba bir fabrika da çalışıyor. Evde dış dünya ile bağlantısı olan tek kişi o. Anne ve artık çocuk denmeyecek kadar büyümüş üç çocuk geniş bir arazisi olan evden dışarıya hiç çıkmıyorlar. Çünkü çıkarlarsa ölürler. Anne ve babanın çocuklar için yarattığı bu dünyada bildiğimiz dünyadaki hiçbir şey doğru değil. Kelimelerin anlamları bile...
2009 Yunan yapımı, Cannes’dan "belirli bir bakış" ödülü almış, distopya  türünde bir film bu. Yönetmen Giorgos Lanthimos.  
Evde radyo, bilgisayar ve babanın seçtiği kitaplar dışında hiçbir bilgi kaynağı yok. Televizyon var fakat o da kendi çektikleri video görüntülerini izlemek için. Bir de anne babanın izlediği çocuklara yasak olan porno videolar var. Her şeyi baba öğretiyor. Tabii canı nasıl isterse. Çocuklar doğru davranışlar gösterdiklerinde ve yarış kazandıklarında çıkartma alıyorlar.  Çıkartma sayısına göre de ödül alıyorlar. İstenmeyen davranışlarında ise ceza. Anne bu düzeni yürütmekle görevli, kuralları baba koyuyor.  bir tanrı ya da bir kral gibi kendi düzenini yaratma çabası var babanın. Eve dışarıdan giren erzakların ambalajları eve gelmeden çıkartılıyor. Evde bir telefon var ancak dolapta saklanıyor. Baba çevresindekilere  karısının tekerlekli sandalyeye mahkum olduğu için dışarı çıkmadığını ve ziyaretçi  kabul etmediğini söylemiş. Bu yüzden eve gelen giden yok. Eve dışarıdan giren tek kişi erkek çocuğun cinsel ihtiyaçlarını gidermek için düzenli olarak, babanın eve getirdiği kadın. Baba ile aynı yerde çalışıyor. Eve gözleri bağlı şekilde getirilip götürülüyor. Kadının o evde neler olup bittiğini merak ettiğini tahmin edebiliyoruz. Ve olanları anlamaya çalışırken biraz müdahalede bulunmak istiyor ve bunu başarıyor.
Film boyunca babanın yarattığı dünyayı izliyor ve tartıyorsunuz. İnsan üzerinde uygulanabilecek baskının sınırlarını, insanları istenilen yönde şekillendirmenin olağanüstü olabilirliğini görüyorsunuz. Oldukça merak uyandıran bir ortam sunuyor film size. Onların benimsedikleri yaşamı algılamak ve anlamak zaman alıyor. Dış dünyaya olan meraklarını giderip gideremeyeceklerini bekliyoruz. Filmde pek çok alt metin olduğu kanısındayım.

Filmin isminin nereden geldiğini söylemeyeceğim ama tahmin edilebileceği gibi köpek dişinin bildiğimiz anlamına farklı anlamlar yükleniyor elbette. Mutlaka izlenmeli. 

Kynodontas (2009) on IMDb

12 Haziran 2012 Salı

Codayi-İ Nadir Ez Simin - A Separation – Bir Boşanma


İlk sahnesinden son sahnesine kadar çatışma var bu filmde. Bir aksiyon filmi değil ama izlerken hareketsiz bırakabilir izleyiciyi. Filmin yönetmeni Asghar Farhadi. Kendisi filmde bir doğruyu işaret etmiyor bize, çoğunlukla işin yargı kısmını izleyiciye bırakıyor.

Film bir adliye binasında hakim karşısında boşanmak isteyen bir çifti görmemizle başlıyor. Bu arada filimin orijinal adının tam çevirisi Simin ile Nadir’in boşanması anlamına geliyormuş. Simin, İran’dan ayrılmak ve yurt dışında yeni bir yaşam kurmak için vize işlemlerini halleder ancak kocası Nadir bu yolcuğa çıkmak istememektedir. Alzheimer olan babasını bırakamayacağını söyler. Hakim onları boşamaz ve Simin’e hayatına  geri dön tavsiyesinde bulunur. Bu durumda kızları Termeh -kendisi 11 yaşında- babasının izni olmadan yurt dışına çıkamayacağından Simin çıkmaza girer. Evi terk ederek annesinin evine gider. 

Burada  “Kızım Olmadan Asla” tadında bir şeyler izleyeceğim hissine kapılmıştım ama yanılmışım. O evi terk edince evdeki işleri halledecek ve Nadir’in babasına bakacak bir kadın bulunur. Ancak işleri halletmek bir yana bu ablamız işleri arap saçına çevirecek katkılar da bulunur. Hamiledir, oldukça dinine bağlıdır, yoksuldur, 5-6 yaşlarında bir kızı ve asabi bir kocası vardır. Hamileliği düşükle sonlanır. Ölen bebeğin katilinin Nadir olduğu suçlamasıyla olaylar gelişir.

Çocuk oyuncular konusunda şöyle bir düşüncem var. Herhangi bir filmde çocuk oyuncunun olduğu sahnelerde  filmden kopup seti hayal ediyorsam eğer o oyunculukta bir problem var gibi geliyor bana. Ama bu filmde zerre kadar hissetmedim bunu. Filmdeki diğer öğelerinde önemi var tabii. Bu konuda tartışmaya açığım ancak gerek ödül alan oyuncular gerek diğerleri için perfetto diyebilirim. Neden perfetto dediğim konusunda fikrim yok. İtalyanca bilmiyorum. Bu konuda da tartışmaya açığım. Ödül demişken filmin oscar ve altın küre aldığını belirteyim.

Filmin haz veren taraflarından biri de izlerken karakterlerin günlük yaşamlarındaki sıradan davranışlarının filmin ana çatışması üzerindeki etkilerini görmek. Üzerinde ince ince çalışıldığı çok belli filmin. İkinci kez hatta belki daha fazla izlenilmesi mümkün.

E tabii bir de film arka planında akıp giden farklı sınıflardan iki İranlı ailenin yaşamı var. Okul, otobüs, arabalar, iş yerleri evler vs.  Film Tahran’da geçiyor. Biz de o coğrafyadaki yaşam hakkında izlenim edinmiş oluyoruz. İyi ediyoruz.

Çok beğendim, bayıldım hatta beğendik, bayıldık. 


Jodaeiye Nader az Simin (2011) on IMDb